Para çoğalınca Hani masal gibi gelir ya bazen...
"Yoksul ama onurlu" bir hayatımız vardı bizim. Gözlerimizle gördük
içinde yaşadık. Maçların radyolarda anlatıldığı... Bizim görmediklerimizi
bir yargıç namusuyla bizlere anlatan spikerliği... Ahlaklı
yöneticiliği... Namuslu yöneticiliği... Ve kitap okuyan futbolculuk
yıllarını...
***
Sonrasında paralanan değerleri de gördük. Gözü şampiyonluktan başka bir şey görmeyen delikanlı toplumu da.
***
Futbol kulüplerinin daha çok para kazanmasıyla
bizlerin neler kaybettiğini sorgulamaya gerek yok. Nasılsa para çoğaldıkça
ahlak
dürüstlük ve erdem gibi değerlerin de bir anlamı kalmadı.
***
O yüzden paranın çoğaldığı sistemde
öncelikle televizyon kurtlarına
muhabbetlerini geri vermek gerekiyor. Puan cetvelini düzenleme gücünü. İnsanların adrenalini yükselsin diye
sergiledikleri oyun içinde oyunları. Ekrandaki tartışmaların mağarasında
ateşe atılacak çocukları. Sisteme uşaklık edecek yeni popüler şeytanlarını. Özel yemek masalarında
karınlarını soysuzlukla doyuranlara
daha zengin puştluk mönülerini...
***
Gelelim transferdeki paralanmaya...
Galatasaray için yanıp tutuşan
Gökhan Ünal Fenerbahçe'ye geldi.
Galatasaray'ın yüzüğü parmağına dar geldiği için mi?
Fenerbahçe ile nikah kıymanın getirisi bol olduğu için mi? Bir kez daha gördük ki... Bu ülkede her şey para ediyor
adamlık etmiyor. Eskiden adamları ayıran kitleler olurdu. Artık onlar için de
hiçbir şey fark etmiyor.
"Dün dündür!"
***
Gökhan Ünal'ı
Semih Şentürk'e tercih eden sistemde
gönüllerde bile
Semih gider
Gökhan kalır. O en çok nefret edilen
Gökhan Ünal bir pozisyonla koskoca bir tarihin bile gönlünü alır.
***
Hiçbir şey sebepsiz yaşanmıyor.
Yıldırım Demirören seçimler öncesinde
"küflenmiş" bir açıklama yaptı.
"Bugün bir bakan kongre üyelerini arıyorsa futbolun içinde siyaset var demektir." Siyaset
futbolun içinden bir saniye bile çıkmıyor ki... Siyasetin ikiyüzlü tavrının
futbola egemen olmasıdır
korkutucu olan. Ve ne yazık ki
bütün kulüp başkanları bu ikiyüzlülükten
kendi canları yanmadıkça şikayetleri olmadı. Olmaz.
***
Sonuç olarak... Kulüplerin çok para kazanması
bizlerin azalması demektir. Kaybettiğimiz keşke sadece para olsa... Bu durum
medyanın daha çok kışkırtıcı olmasına... Ve kulüp başkanlarının diktatör olmasına yarayacaktır. O yüzden
ülkenin ne zaman başı sıkışsa. Parasız ama yürekli olduğu yılları arayacaktır.
***
Her şeyini kaybetmenin ertesinde. Sessizliğin güvertesinde...